SARAYKÖY'DE İKTİDAR SERMAYE İŞBİRLİĞİ İLE BÖLGE YAĞMAYA, HALK ÖLÜME TERK EDİLDİ

Denizli'de Sarayköy ilçesindeki jeotermal sorunlarına ilişkin söyleşi düzenlendi. Söyleşide, iktidar ve sermaye işbirliği ile bölgenin yağmaya açıldığı, halkın ise ölüme terk edildiği dile getirildi.

  • 27 Mayıs 2024 - 14:50
  • Son Güncelleme : 27 Mayıs 2024 - 14:59

Büyük Menderes İnisiyatifi ve Ziraat Mühendisleri Odası Denizli Şubesi, Denizli’nin Sarayköy ilçesinde jeotermallerle ilgili söyleşi gerçekleştirdi. Jeotermallerin masum olmadığı anlatılan söyleşide jeotermalin ne olduğu, halk sağlığına etkileri ve hukuki mücadele yöntemleri konuşuldu. Dr. Metin Aydın, Buharkent Ziraat Odası Başkanı Nail Özdamar, Av. Yağmur Yalçın ve Ziraat Mühendisleri Odası Denizli Şube Başkanı Baha Yanarca konuşmacı oldu. Etkinliğe dernek, oda ve siyasi parti temsilcileri de katıldı.

Buharkent Ziraat Odası Başkanı Nail Özdamar, Buharkent çevresi ve Aydın’da jeotermalin tarıma verdiği zararları anlattı. Bor’un tarımda gerekli olduğunu ancak azının da fazlasının da zararlı olduğunu belirtirken jeotermalin içerdiği yüksek miktardaki Bor mineralinin tarım ürünlerini yaktığını söyledi. Jeotermal şirketlerinin atıkları Büyük Menderes Nehrine saldığını belirten Özdamar, kamu denetiminin yetersiz olduğunu ifade etti.

Soru cevap kısmında Özdamar, Denizli Büyükşehir Belediyesi Meclisinde jeotermal araştırma komisyonu kurdurulması önerisinde bulundu. ZMO Denizli Şube Başkanı Baha Yanarca da bölgedeki tarım üretimini verilerle ortaya koyarak JES’lerin tarımsal üretime etkilerini anlattı. Yanarca, jeotermal enerji mevzuatında eksiklikler ve sorunları aktarırken, “Çok sayıda jeotermal santral devreye girdi. Yasal düzenlemeler yetersiz. Kapsamlı denetim mekanizma uygulamaları maalesef yapılmıyor. Bazı yatırımcılar daha fazla kazanç için bilim dışı uygulamalara yönelirken kamu etkin müdahalede bulunmuyor. En büyük sorunların başında kamunun çıkarları gözetilerek ele alınmaması geliyor. Etkin yasal temel yapı oluşturulmadan çıkarılan yasalar toplum yararından uzak” diye konuştu.

AMAÇ ENERJİ ÜRETİMİ DEĞİL SERMAYENİN AŞIRI KAR HIRSI!

Jeotermalin temiz enerji olmadığının altını çizen Dr. Metin Aydın, en iyi işletmenin bile yüzde 80 civarı enjekte yapabildiğini aktardı. Jeotermal santrallerin enerji ihtiyacından çok sermayenin yağma ihtiyacından ileri geldiğini vurgulayan Aydın, “Türkiye’de kurulu enerji gücü yaklaşık 105 bin MW, jeotermalin şu anki üretimi bin 600 MW civarında. Yani yüzde 1 buçukluk elektrik katkısı için bu yaşanan felakete, insan sağlığına ve tarıma verilen zarara değer mi? Sorulması gereken soru bu” diye konuştu.

Aydın ili topraklarının yaklaşık yüzde 59’unun jeotermal sahası haline geldiğini belirten Dr. Aydın, “Bir de bunun işletme tarafı var. Yüzde 19’u işletmecilerin elinde. Bu Germencik’te yüzde 60. Sarayköy’de ne kadar? Yüzde 73! Sarayköy’ün yüzde 73’ü jeotermal şirketlerinin eline geçmiş durumda. Bu nedir? Mülksüzleştirme! Aydın’da 32, Denizli’de 10 jeotermal santral aktif şekilde çalışmaktadır. Bine yakın jeotermal kuyu bunlara hizmet etmekte. Bine yakın kuyunun kirliliği Büyük Menderes Nehrine akmaktadır” ifadeleri kullandı.

Bölgede 30’a yakın antik kent olduğunu söyleyen Aydın, Büyük Menderes Nehri ve bölgedeki verimli tarım arazilerinin bunda etkisi olduğuna dikkat çekerken jeotermaller eliyle bölgenin yaşadığı tehlikenin altını çizdi. Dr. Aydın ayrıca bölgedeki talan ve yağmaya ilişkin, “Aydın’daki üretilen jeotermal elektrik tüm Avrupa’daki üretilen elektriğin yüzde 24’ü! Aydın, toprak bütünlüğü bakımından Avrupa’nın 10 binde7’sine tekabül ederken Avrupa’daki jeotermal elektriğin 4’te 1’i Aydın’da üretiliyor” dedi. Aydın ve çevresinde kalp damar, akciğer hastalıklarındaki artışa dikkat çeken Dr. Aydın, kansere yakalanma yaşının genç yaşlara kadar indiğini ve bunun çeşitli araştırmalarla da ortaya konduğunu ifade etti. Aydın son olarak sermayenin jeotermal ısrarında kısa sürede yüksek kar hırsının yattığını dile getirdi.

“BİLİRKİŞİ İNCELEYİP RAPOR HAZIRLAYACAK”

Avukat Yağmur Yalçın da Sarayköy’de patlayan jeotermal kuyuya ilişkin hukuki bilgilendirmelerde bulundu. Kuyu sahibi olarak Halil Pekdemir ve saha sorumlusu olarak oğlu Ercan Pekdemir’in kuyu kapatıldıktan sonra ancak ifadeye çağırıldığını belirten Yalçın, “İfadelerinde bunun bir ‘doğal afet’ olduğunu ve tüm önlemleri aldıklarını iddia ediyorlar. Dosya şu an bilirkişide. Bilirkişi inceleyip rapor hazırlayacak. Ayrıca Pekdemir ilk günlerde Çevre ve Şehircilik’ten ekibin ölçüm yaptığını söylemişti. Ancak biz kuyu kapatılmadan önceki gün gittiğimizde Çevre ve Şehircilik’ten aldığımız bilgiye göre ölçüm cihazı Hatay’dan gelecek dediler. Yani daha son gün ancak ölçüm cihazı gelecekti” diye konuştu. (Denizli/EVRENSEL)