EMEP'TEN FİLM GÖSTERİMİ

EMEP Denizli İl Örgütü iş cinayetlerini konuştu. İki Şafak Arasında filminin gösterildiği etkinliğe İş Güvenliği Uzmanı Deniz İpek konuşmacı olarak katıldı.

  • 26 Ekim 2022 - 18:55
  • Son Güncelleme : 26 Ekim 2022 - 19:03

Emek Partisi (EMEP) Denizli İl Örgütü, film gösterimi ve söyleşi etkinliğinde iş cinayetleri ve “Kaza, kader, cinayet” kavramlarını konuştu. İki Şafak Arasında filminin gösterildiği etkinliğe İş Güvenliği Uzmanı Deniz İpek konuşmacı olarak katıldı.

İSİG ve iş cinayetlerine ilişkin sunum yapan İpek, “İşçi yasal sınır 45 olmasına rağmen haftalık 55 saat çalışıyor. Sonra dikkatsizlik deniyor. Patronların az işçi ile çok iş ve İSİG maliyetinden kaçarak çok kâr hırsı işçileri öldürüyor. Buna kaza diyemeyiz” dedi. 

Emekle sermaye arasındaki sömürü ilişkisini rakamlarla ortaya koyan İpek, “2021’de dolar milyarderi sayısı 23’ten 27’ye çıktı. Bunların serveti de üç kat arttı. Onlar büyürken emeğin Gayrisafi Milli Hasıla’dan (GSMH) aldığı pay küçüldü. Son bir yılda emeğin payı GSMH’de yüzde 32,6'dan yüzde 25,4'e düştü ve son 15 yılın en düşük seviyesi bu. En zengin yüzde 10’un serveti en yoksul yüzde 50’den 23 kat fazla. En zengin yüzde 10 servetin yüzde 67’sine, en alttaki yüzde 50 ise yüzde 4’üne sahip” diye konuştu. İşçi sağlığı ve iş güvenliği alanındaki Domino Yaklaşımı’nı aktaran İpek, bu yaklaşıma göre tüm kazaların sadece yüzde 2’sinin öngörülemez kaza olduğunu fakat sermayenin tüm kaza ve cinayetleri bu yüzde 2’ye dahil etmeye çalıştığını ifade etti. 

“ÜRETİM BASKISI İŞ CİNAYETLERİNİ ETKİLİYOR”

Teknoloji ve İSİG arasındaki ilerlemeye ilişkin veriler sunan İpek, “1995-2015 yılları arasında teknoloji alanındaki bilimsel patent sayısı İSİG alanından 120 kat fazla. Teknoloji ilerledikçe iş kazalarının azalmasını beklersiniz oysa önemli olan neyi öncelediğiniz. Tersi de mümkün. SSCB’de sanayinin geliştiği 1940 ve 1955 yılları arasında İSİG alanındaki bilimsel patent sayısı teknolojiden 25 kat fazla. Kapitalist sistemde teknoloji ilerledikçe ölümler de artıyor, bu büyük çelişki sermayenin kâr hırsıyla açıklanabilir. İşçi lehine ilerleme de işçilerin vereceği mücadeleye bağlıdır” dedi.

Son olarak bir Çimsataş işçisinin söylemini aktaran İpek, “Grev yaptığı dönemde Evrensel’e konuşan işçi şöyle diyor; ‘22-23 yaşında girdim fabrikaya. 20-21 saniyede dövdüğüm parçayı, yaşım olmuş 40, şimdi 17 saniyede yaptırıyorlar. Genel müdüre bunu anlatıyorum, rekabet gücü diyor. Peki, niye ben daha fazla ürettiğim halde daha az ücret alıyorum?’ İşte bu aradaki 4 saniyede bir işçi ölüyor arkadaşlar” sözleriyle üretim baskısının iş cinayetlerine etkisine dikkat çekti. 

“TABLOYU TERSİNE ÇEVİRECEK OLAN İŞÇİLERİN MÜCADELESİ”

EMEP Denizli İl Yöneticisi Hilmi Mıynat ise özelleştirmeler ve örgütsüzlüğün iş cinayetlerindeki etkisine dikkat çekti. Mıynat, “Sadece 2021 yılında en az 2 bin 170 iş cinayeti yaşandı. AKP’li yıllarda en az 1990 maden işçisi iş cinayetinde yaşamını yitirdi. Sermaye öğrenerek ders alarak ilerliyor. Soma’dan öğrendi, Büyük Madenci Yürüyüşünden öğrendi. Erdoğan ne söyledi Bartın’da; ‘24 saati bile bulmadan 41 şehidimize hamdolsun ulaştık!’ Soma’da katliamdan bir hafta sonrasına kadar her gün yer altından cenazeler çıkarken Türkiye her gün Soma’yı tartışıyordu. Sermaye buradan ‘Bir an önce ölüleri çıkarıp gömün’ refleksini öğrendi. Erdoğan’ın söylemi bu pratiğin yansıması” dedi.

Sermayenin işçi aristokrasisi ve sendikal bürokrasiyi de geliştirdiğini söyleyen Mıynat, “45 bin maden işçisinin Büyük Madenci Yürüyüşünde de Genel Maden-İş Sendikası vardı bugün Bartın’da da GMİS var. Aynı GMİS bugün AKP sözcülüğüne soyunuyor. İşçiler o dönem ‘Çankaya’nın şişmanı işçi düşmanı’ sloganıyla Özal’ın partisini devirdi. Özal gitti fakat özelleştirmeler sürdü. İşçileri ‘1 tuşun başında 4 işçi çalışıyor üçü boşuna maaş alıyor’ diye kandırdılar. Bugün 4 tuşun başında bir işçi var ve yetişemediği yerde yaşamını yitiriyor. Tablo böyle tersine döndü fakat bu tabloyu tekrar tersine çevirecek olan işçilerin sendikalarında iradelerine sahip çıkmaları sendikal bürokrasiyi kendi iradeleriyle yıkmalarıdır” ifadeleriyle sendikal bürokrasiye karşı mücadele çağrısı yaptı. 

“BARTIN’DA 41 AİLEDE HAYAT DURDU”

Denizli EYT Derneği Başkanı Durmuş Kartal da etkinlikte söz alarak şunları söyledi; “50 yaşından sonra insan ağır işlerde çalışamıyor. Örneğin boyahaneler fazla riskli, kimyasal tehlikeli. 60 yaşında emeklilik çok geç. Kimi kazaların vücuda etkisi yıllar sonra ortaya çıkıyor. Bizim mücadelemiz sadece 99 girişlilerin emeklilik mücadelesi değil. Hadi biz olduk 2000 sonrası ne olacak? Patron bir kazada işçi ölmüşse yakınlarına yaralanmışsa işçiye ömür boyu iş garantisi veriyor. En fazla bir yıl çalıştırıp işten atıyor. İş kazalarında zaman aşımı yok. Mutlaka dava açılmalı. Bartın sonrası açıklamalar yapıldı. Asıl acıyı o aileler hissediyor. 41 ailede hayat durdu.”