EĞİTİM İŞ ASGARİ ÜCRET KRİTERLERİNİ SIRALADI

Korona salgınının yarattığı ekonomik ve sosyal tahribat, hükümetin yanlış politikaları sonucunda daha da ağırlaşmıştır diyen Eğitim İş Denizli Şubesi Başkanı Namık Kemal Aydoğan, bu yüzden milyonlarca yurttaşın önümüzdeki yılın asgari ücretine dair beklentileri haklı olarak arttığını kaydetti.

  • 12 Aralık 2020 - 16:45
  • Son Güncelleme : 25 Ekim 2022 - 13:16

İşte bu ağır atmosfer nedeniyle, 2021 asgari ücret belirleme görüşmelerinin, daha önceki yıllarda olduğu gibi TÜİK'in yanlış verilerine ve yandaş işçi konfederasyonlarının müsameresine sahne olmaması her zamankinden daha önemlidir diyen Başkan Aydoğan;"Her şeyden önce unutulmamalı ki asgari, kelime olarak "en az" demektir. Anlamı bile utanç barındıran asgari ücret uygulaması, gelişmiş ülkelerde yüzde 15 civarındayken, maalesef ülkemizde çalışan nüfusun yüzde 42'sine tekabül etmektedir. Üstelik belirlenecek asgari ücret, sadece asgari ücretlileri değil, işsizlik ve kısa çalışma ödenekleri alan milyonları ve onların ailelerini de doğrudan etkileyecektir" dedi.

Eğitim-İş olarak asgari ücret belirlenirken bazı kriterlere uyulmasının gerektiğini söyleyen Aydoğan onları şu şekilde sıraladı:

⦁ TÜİK'in hangi gider kalemlerine ve hangi marketlere bakarak belirlediği belli olmayan enflasyon rakamı değil, sokaktaki gerçek enflasyon dikkate alınmalıdır. Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş'in son araştırmasına göre son bir yılda açlık sınırı yüzde 17, yoksulluk sınırı ise yüzde 13 artmıştır. Yine son bir yılda kırmızı et yüzde 20, süt-yoğurt yüzde 15, taze sebze yüzde 27, pirinç-bulgur yüzde 16, yağ yüzde 25 artmıştır. Emekçinin sırtında taşıdığı enflasyon, zorunlu gıda giderleriyle de sınırlı kalmamıştır. Konfederasyonumuzun kapsamlı araştırması son 1 yılda barınma giderlerinin yüzde 9, ev eşyalarının fiyatlarının yüzde 15, ulaşım masraflarının ise yüzde 18 arttığını ortaya koymuştur. Asgari ücret belirlenirken bu gerçeklerin göz önüne alınmaması insanlık ayıbı olacağı gibi Anayasa'ya da aykırı olacaktır. Zira Anayasamız, çalışanlara adil ücret verilmesini ve asgari ücret belirlenirken ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durumun göz önüne alınmasını şart koşmaktadır.

⦁ Asgari ücretlilerin üzerindeki dolaylı ve direkt vergi yükü kaldırılmalı ya da asgari ücret belirlenirken bu vergiler dikkate alınmalıdır. Koca holdinglerin, yandaş müteahhitlerin milyonluk vergi borçları silinirken, toplumun en az ücret alan kesiminden en çok vergiyi toplamaya devam etmenin mantıklı ve vicdanlı bir yanı bulunmamaktadır. Kendi lükslerinden "itibardan tasarruf olmaz" diyerek vazgeçmeyen hükümet yetkilileri, asıl itibarın yurttaşlarına insanca yaşama imkanı vermekle edinileceğini artık idrak etmelidir.

⦁ Asgari ücret Asgari Geçim İndirimi hariç ve net olarak açıklanmalıdır. Bu ücretten yapılacak vergi, sosyal güvenlik vb. kesintiler net tutarın üzerine ilave edilmeli ve yıl boyunca asgari ücret açıklanan bu net ücretin altına düşmemelidir.

⦁ Asgari ücret belirlenirken tüm işçi sınıfı bir değerlendirilmelidir. İşçiler arasında farklar sıralayarak, kademeler yaratarak belirlenecek tutar aşağıya çekilmemelidir.

⦁ İşsizlik sigortasından işçilere yapılan kısa çalışma ödeneği ve nakdi gelir desteği gibi ödemeler de asgari ücretle beraber pandemi koşullarına göre düzenlenmelidir. Bu ödemelerin alt sınırı da asgari ücrete çekilmeli, bu ekonomik krizde insanların ailelerini ayda bin liraya geçindirmesini bekleme ayıbından kurtulunmalıdır. Konfederasyonumuzun yaptığı son araştırma, 4 kişilik bir ailenin yoksunluk hissi yaşamadan geçinebileceği ücretin 11 bin lira olduğunu ortaya koymuştur.

Cumhurbaşkanı'nın maaşına 3 asgari ücretlik zam yapılırken, asgari ücretle çalışan milyonlara ve onların ailelerine insanlık onuruna yakışır şekilde ücret isteyenleri "açgözlülükle" suçlayan hükümet yetkilileri, saray zenginleşirken halkın yoksullaşmasını umursamamaktadır. Aklı, yüreği halktan ve emeğin onurundan geçen her insan, asgari ücretlilerin yaşadığı ekonomik dramın son bulmasını istemektedir.

Ekonomi tepe taklak giderken "şahlanıyor" diye yalan söylenmesinin, dolar kuruna bakmayan bakanların, sosyal devlet yerine sadaka kültürünü resmileştirmeye çalışanların faturasını halk ödemeyecektir!

İnsanca çalışma koşulları ve insanlık onuruna yakışır bir ücret, her emekçinin en kati hakkıdır!

Eğitim-İş olarak önümüzdeki asgari ücret belirleme görüşmelerini yakından izleyerek, bu hakkın ne denli verileceğinin takipçisi olacağımızı ilan ediyoruz.