DENİZLİ BAROSU'NDAN DEMOKRASİ NÖBETİ

Denizli Barosu’nun dün akşam saatlerinde başlattığı ‘Anayasa Nöbeti’ çağrısına yoğun katılım gerçekleşti.

  • 12 Ocak 2024 - 10:28
  • Son Güncelleme : 12 Ocak 2024 - 10:31

Denizli Barosu hizmet binası önünde gerçekleştirilen eylemle, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi ve Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin Hatay Milletvekili Can Atalay’ın hak ihlaline karşı avukatlar tarafından protesto gerçekleşti. Denizli Barosu’nun başlatmış olduğu Anayasa Nöbeti’nin ilk gününde Av. İrem Erdoğan basın açıklaması gerçekleştirdi.

Avukat İrem Erdoğan açıklamasında “İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi ile Yargıtay 3. Ceza Dairesinin, Hatay Milletvekili olarak seçilen Şerafettin Can Atalay’ın Anayasa Mahkemesince bireysel başvurusuna ilişkin verilen hak ihlali kararını tanımamasının üzerinden tam iki ay, ikinci hak ihlali kararını tanımamasının üzerinden ise bir hafta geçti” dedi.


Av. Erdoğan açıklamasını şu şekilde sürdürdü:

“Yargıtay’ın ilgili dairesi, bu kararında, “Anayasa Mahkemesinin hak ihlali kararlarına hukuki değer ve geçerlilik izafi edilemeyeceği”ni savundu. Hepimizin bildiği üzere bu karar, tamamen siyasi saiklerle verildiği gibi; hukuki geçerliliği de olmayan bir karardır. 

Bizler, Denizli Barosuna mensup avukatlar olarak, şu anda önümüzde duran, Anayasa Mahkemesi kararlarının niteliğini düzenleyen Anayasa madde 153’e ilişkin pankartı, baro binamızın önüne astık. Zira, Anayasa Mahkemesi kararlarının, TÜM yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri, YANİ HERKESİ bağladığını yalnız hukukçular değil, okuduğunu anlama yetisine sahip herkes bilsin. 

Vatandaş, birtakım yargı organlarının, bağımsız ve tarafsız olduklarını, hukuku ve Anayasa’yı çiğneyerek kendilerinin ya da herhangi bir siyasi ajandanın menfaatine uygun karar veremeyeceklerini unuttuklarını bilsin.

ANAYASA’NIN İHLAL EDİLDİĞİ BİR ÜLKEDE HİÇ BİR VATANDAŞ GÜVENDE DEĞİL!

Bilsin ki mevcut durumun yalnız Can Atalay’ın meselesi olmadığını; birtakım yargı organlarının, vatandaş nezdindeki hukuki güvenlik duygusunu zedelemekten çekinmediğini, siyasi aktörlerin şahsi menfaatlerine hizmet eden keyfiyet ile Anayasa’yı ihlal ettiklerini, Anayasa’nın ihlal edildiği bir ülkede hiçbir vatandaşın yaşama ve varlığını koruma hakkının, mülkiyet hakkının ya da hukuki güvenliğinin olmayacağını anlasın.

İlgili yargı organlarınca verilmiş olunan bu kararlar da bir HUKUK DARBESİ niteliğinde olup 1960’taki, 1980’deki ve tarihte birçok defa örneğini gördüğümüz, hukuku askıya alan ve ülkemizi onlarca yıl geriye götüren askeri darbelerden hiçbir farkı yoktur!

Bu sebeple, anılan karardan DERHAL dönülmeli; adalete, eşitliğe ve hukuki öngörülebilirliğe inancı ne yazık ki ağır darbe almış Türk halkının bu değerlere olan inancının bir kez daha sarsılmasına izin verilmemelidir. 

Bizler, dünyanın en onurlu mesleklerinden birini icra eden avukatlar, bağımsız ve özgür olduğumuzdan, tarih boyunca, insan hakları mücadelesi verdik ve hukukun canına kast eden tüm egemenlerin ve oluşumların karşısında durduk. 

Bugün de bir kez daha görüyoruz ki; hukuki güvenlik ilkesi ve hukukun üstünlüğü yine biz avukatlara emanettir.

TÜRK YARGI MAKAMLARINI DERHAL GÖREVE ÇAĞIRIYORUZ!

Buradan bir kez daha ilan ediyoruz; Anayasal düzene meydan okuyan bu başkaldırının, dün olduğu gibi bugün de dimdik karşısındayız. Ülkemizde hali hazırda uzun yıllardır can çekişen Türk yargısının üzerine bir kez toprak daha atılmasına, siyasi hesaplarla alınan kararların, yargı sistemimizin ve ülkemizin geleceğini esir almasına asla izin vermeyeceğiz!

Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığının teminatı olan Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nı tanımama kararına imza atan hakimlerin derhal açığa alınıp haklarında Anayasa’yı ihlal suçundan soruşturma başlatılması için Türk Yargı Makamlarını derhal göreve çağırıyoruz.”