MİLLETİMİZİN VE ORDUMUZUN YANINDAYIZ

İyi Parti Denizli Milletvekili Yasin Öztürk, özel açıklamalarda bulundu. Öztürk, dış politikadan göçmen sorununa, parlamenter sistemden korona virüse kadar önemli değerlendirmelerde bulundu.

  • 10 Mart 2020 - 17:54
  • Son Güncelleme : 25 Ekim 2022 - 13:16

İyi Parti Denizli Milletvekili Yasin Öztürk, hafta sonu gerçekleşen İYİ Parti kongrelerine katılarak, ilçe ziyaretlerinde bulundu. Denizli’deki çalışmalarını tamamlayan Milletvekili Öztürk, meclisteki faaliyetlerini sürdürmek üzere Ankara’ya gitti. Yasin Öztürk, Türkiye ve dünya gündemini değerlendirdi. Öztürk, başkanlık sisteminin çıkmazda olduğunu belirtirken, göçmenler için güvenli bölgenin kuruması gerektiğini belirtti. Öztürk Suriye krizi hakkında da konuşan Yasin Öztürk, “Bizde bir tabir vardır; 'Ordu sefere çıktığında, siyaset konuşulmaz.' Dolayısıyla ordumuz seferde olduğu için ordumuzun yanındayız” dedi.

“HÜKÜMETLER DEĞİŞSE DE POLİTİKALAR DEĞİŞMEMELİ”

Ülke olarak sıkıntılı süreçten geçildiğini ve standart politikaların noksanlığı konusunda açıklamalarda bulunan Yasin Öztürk, “Ülkemiz çok sıkıntılı bir süreçten geçiyor. Ülkelerin uzun vadeli politikaları olmalı.  Türkiye'nin uzun vadeli politikası yok. Keşmekeş, hedefsiz ve belirsiz bir şekilde ilerliyoruz. Her ülkenin, hükümetler değişse bile, kendi milli birliği, bekası, vatandaşının refahı ve mutluluğu için belirlediği politikalarının olması lazım bu politikaların hükümetler değişse bile değişmemesi gerekiyor. Ekonomi, sağlık, eğitim, askeri gibi... Bırakın bizi, kendi içlerinde bile bir hükümetin standart politikası yok. Eğer varsa da halka açıklanırsa biz de öğreneceğiz” diye konuştu.

“MECLİS İTİBARSIZLAŞTIRILDI”

Partilerdeki tek sesliliğin olduğunu belirten Vekil Öztürk, bunun yeni getirilen sistemden kaynaklandığını kaydetti. Öztürk, “Yeni sistemle beraber hem meclis itibarsızlaştırıldı hem de biat kültürü yerleşti. Şayet kendi görüşüne uymayan birisi olduğunda mevcut sistem için yaşama şansı yok. Kendi sistemine uymayan, kendisinin dediğine onaylamayan kim olursa olsun ayrıştırıldı, ötekileştirildi. Neredeyse hain gözüyle bakıldı. Böyle bir ortamdan geçiyoruz. Bu mevcut sistemin getirdiği sıkıntılardan biridir” ifadelerini kullandı.

“TOPLUMUN BELLİ BAŞLI MÜŞTEREKLERİ VAR”

Siyasi ortamın sıkıntılar oluşturduğu söyleyen Öztürk, “Siyaset öyle bir hale getirildi ki, evdeki kardeşinle, yanındaki komşunla, işyerindeki mesai arkadaşınla aynı fikirde olmadığında birbirlerini ötekileştirir duruma getirdiler. Dolayısıyla üst siyasi kimliklerin söylemleri, aşağıda vatandaş boyutunda da olumsuz yansımasını görmeye başladık. Toplumun müşterekleri var, bu müştereklerde bir olabilmeliyiz. Bu müşterekler de belli; vatan, bayrak, Atatürk” dedi.

“TÜRK ORDUSUNU DESTEKLİYORUZ”

Suriye’deki operasyonlar ve imzalanan ateşkes hakkındaki düşünlerini paylaşan Öztürk, “ Bizde bir tabir vardır; 'Ordu sefere çıktığında, siyaset konuşulmaz. 'Dolayısıyla ordumuz seferde olduğu için ordumuzun yanındayız. Şunu da unutmamamız gerekiyor. Dokuz senedir Suriye'deki uyguladığımız dış politikadaki yanlışların sonuçlarından dolayı bu durumlara düştük. Zamanında bu sıkıntılar öngörülebilseydi bu kriz ortamını daha rahat atlatabilirdik. İdlib'deki hadise sadece Suriye meselesi olmaktan çıktı. Bizleri 3. Dünya Savaşı eşiğine getirdi. Enerji için emperyalist güçlerin yapmış olduğu bu mücadelenin içinde, özellikle Suriye'nin kuzeyinde ülkemizin bütünlüğü ve bekasını tehdit edecek bir PKK/PYD terör devletinin kurulma çabası söz konusu, bu da milli bütünlüğümüzü tehdit etmektedir. Elbette bu anlamda Türk Milletini, Türk Ordusunu destekliyoruz. Gelinen şu ortamda özellikle şehitlerimizin olduğu bir dönemde ülkenin başındaki Sayın Cumhurbaşkanının ruhsuz ve değersiz tavrı ve yaklaşımımı da toplumda büyük bir infial uyandırmıştır. Barış Pınarı Harekatı'nda ABD ile Bahar Harekatı'nda ise Rusya ile yapılan uluslararası diplomatik görüşmeler devletimizin başındaki kişilerin ne yazık ki bu ortamı doğru yönetemediklerini kanaatini oluşturmuştur” açıklamalarında bulundu.

“KIL PAYI KAZANIP KIL PAYI KAYBETTİK”

Denizli’yi mecliste temsil edecek vekil sayısının düşmesine de değinen Milletvekili Yasin Öztürk, “Denizli milletvekili sayısı daha önce yediydi. Son 24 Haziran Seçimleri'nde nüfus oranına göre kılpayı sekiz olmuştuk. Denizli sekiz vekilin getirisini yaşayamadı çünkü Kazım Arslan Beyi erken kaybettik. Dolayısıyla Denizli yedi milletvekiliyle temsil ediliyor. Vekil sayıları Türkiye'de 2 yılda bir nüfus oranına göre hesaplanıyor. Herhangi bir nüfus kaybımız yok ama İstanbul ve Antalya yoğun nüfus artışındanm dolayı, kıl payı kazandığımız vekilliği bu sefer kıl payı kaybettik” diye konuştu.

“BU GÖMLEK BİZE OLMADI”

Mevcut yönetim sisteminin sorunluğu olduğunu ifade eden Öztürk, sistemin ülke için uygun olmadığını söyledi. Acilen güçlendirilmiş parlamenter sistemin tesis edilmesini belirten Öztürk, “Ülkemizin bir an önce güçlendirilmiş parlamenter sistemi tekrar tesis etmesi ve devletin işlemeyen mekanizmaların, hantallaşan bürokrasinin, liyakatsiz atamaların, yoğun genç nüfus işsizliğinin, ekonomik daralmanın önüne geçmek için önce siyaseten huzura kavuşması, adaletin adaletli bir şekilde tesis edilmesi gerekir. Bu sistem, bu gömlek bu ülkeye uymadı. Uymadığını gördüğümüz halde ısrarla devam edildiği takdirde millet olarak hep beraber bunun sıkıntısını çekeceğiz. Dolayısıyla ilerleyen dönemler için, ülkenin tek adam dönemine, yumuşak totaliteriz dönemine geçiş aralığındayız. Uluslararası arenada bu kadar sıkıntılı bir ortamdan geçtiğimiz dönemde biran evvel bu sistemi gözden geçirip güçlendirilmiş parlamenter sistemi tesis etmeliyiz” dedi.  

“İNSANLIK DRAMI YAŞANIYOR”

Sınır kapılarının açılması ve göçmen sorunu hakkında düşüncelerine değinen Vekil Öztürk, “Orada bir insanlık dramı yaşanıyor. Her ne kadar biz buradan göndersek de tampon bölgede insanlar tutuluyor. Hatta geçme girişiminde bulunan insanların çoğu da dövülerek, soyularak geriye gönderiliyor. Türkiye'de yaklaşık 6 milyon civarından yabancı göçmen var. İçişleri Bakanımız Soylu, sanki göçmenlere çip takmış gibi sayı sayıp ülkemizden şu anda ayrılanları söylüyor. Söylediği sayıların yüzde 5'i, 10'u ancak geçiyor. Ayrıca geçebilenlerin yüzde 50'den fazlası Suriye dışındaki göçmenler. Bu esnada olan yine kadın ve çocuklara oluyor. Sınırları açmak Suriye kriziyle ilgili elimizdeki son kozu oynamak anlamına geliyor. Avrupa hiçbir şekilde bu göçmenleri kendi ülkelerinde istemeyeceklerdir. Bizim yapmamız gereken Suriye'de güvenli bir bölge oluşturarak, hayatlarını da gözeterek kendi ülkelerine geri dönmelerini sağlamak olmalıdır” diye belirtti.

“AMBARGONUN BAŞKA BİR YÖNTEMİ”

Dünyayı sarsan korona virüs krizini farklı bir boyutta ele alan Öztürk, “Korona virüsünü sadece sağlık açısından görmemek lazım. Dünyada devletlerin özellikle Çin'e ve İran'a uluslararası arena uygulayamadıkları resmi ambargoyu bu virüs sayesinde uygulamaya çalıştıklarını gözlemlemekteyiz. Bu sağlık krizinin akabinde bu işin global ekonomik krize dönme durumunu ihmal etmemeliyiz. Ekonomileri dolaylı ya da dolaysız olarak Çin'e bağlı olan ülkeler bundan ekonomik olarak etkilenecektir. Ambargonun başka bir yöntemi bu” diye sözlerini tamamladı.