MEHMET ÖZDEN'İN KALEMİNDEN - İYİCE SİLKELENELİM

Çok yoruldunuz…

Yıprandınız, yeri geldiğinde karmaşanın içerisinde düzen oluşturmaya çalıştınız.

Ben hepsine şahidim. 

Seçimler geride kaldı.

Sonuç her ne olursa olsun vatanın borcu bilen milyonlarca insan, bizler buradayız diyerek sandığa gitti ve tercihini yaptı.

Fakat bu savaşı veren insanlardan bazıları ağır yaralar aldı.

Ve maalesef kendi yaralarını kendileri sarmak zorunda kaldılar.

Bunlardan biri de İYİ Parti Denizli 3. Sıra milletvekili adayı Kadir Tatık oldu.

Kendisi bir bankanın çalışanı ve seçim sürecinden sonra tekrar mesleğine döndü.

Fakat kendisi İzmir’e sürgün edildi.

2 tane dünyalar tatlısı kızını ve bir de öğretmen eşini geride bırakarak hayat mücadelesini sürdürmek amacıyla İzmir’in Menderes ilçesinde görevine başladı. 

Sadece hafta sonları izinli, Cuma akşamından hemen arabasına atlayıp kızlarına kavuşmak için gaza basıyor.

Bu süreci yakından takip ediyorum çünkü bu seçim savaşının en büyük yarasını kendisi aldı.

Kendisine sabırlar diliyorum. Çünkü evladından ayrı kalan bir babanın neler hissedeceğini sanırım en çok ben anlarım.

Elbette kendisi bu mücadelenin sonuçlarını göze alarak yola çıkmıştır sorun burada değil.

Sorun sayın Tatık’ın yalnız bırakılışı.

Kendisini partisinden hiç kimsenin aramaması ve bir köşede yaşadığı hayata yalnız başına devam etmesi.

Kimse bu sürgünün önüne geçemezdi belki ama arayarak moral olabilir, yalnız olmadığını hissettirebilirdi.

Efendiler…

Lütfen önünüzdeki işleri, planlarınızı ve kafanızda dönen teorileri bir kenara bırakın.

Sizden olanı, sizden ayırmayın.

En azından arayarak yalnız değilsin yanınızdayız diyerek onurlandırın.

Milleti temsil etmek için partinizin seçtiği bu kişiyi yalnızlıkla sınamayın.

Kolları sıvayın ve genel başkanınızın dediği gibi;

Kaldığınız yerden devam edin.

Etmediğiniz bir gün sizler de yapayalnız kalacaksınız ve ben o gün sizin için yazmayacağım.

******

Gelelim bir diğer konuya.

Yapmış olduğum divan değişikliği haberinin ardından gün içerisinde görüştüğüm parti içerisinden birisi hedef haline geldi.

Kendisini, buluştuğumuz güne kadar hiç tanıma fırsatım olmadı.

Çünkü seçim çalışmaları sürecinde kendisinden uzak durmamız konusunda bir talimat almıştık.

Bu talimatın sebebiyle buluşmamız ve eksik kalan bir yapboz parçasını daha tabloya kazandırmamız gecikerek haberi yaptığım günle çakıştı.

Kendisi bunu yazmamı muhtemelen istemeyecektir ama sözümü tutmak zorundayım.

Genç bir kadının itibarını zedelememek adına kendisi doğru bulmasa da, beyefendinin itibarını geri kazandırmak için bunu sizlerle paylaşmayı bir borç biliyorum.

Buluştuğumuz gün kendisini arayarak görüşmek istediğimi söylediğimde büyük bir nezaketle kabul edip bulunduğum yere geldi. Oturup kahve içerek hakkında bana söylenilen şeyleri ve çıkan bazı dedikoduların nasıl ortaya çıktığı konusunda bilgi aldım. 

Hem kendisinin, hem benim, hem de genç bir kadının itibarını geri kazanmak için oturduğumuz masa maalesef akşamına yaptığım divan değişimi haberiyle farklı bir noktaya geldi.

Sizlerden ricam benim gazeteci olduğumu unutmamanız…

Divan değişimi gizli kapaklı yapılmış bir iş değildi ve bu bilgiye ulaşmak da benim için hiç zor değil.

Ben gerekli bilgileri akşam aldıktan sonra evde bu haberi yazarak dostlarımla buluşmak için dışarı çıktım ve sonrasında maalesef istemeden de olsa ibrelerin beyefendiye yönelmesine sebep oldum.

Bu yazımla birlikte kendisinden özür diliyor, kendisine şu zamana kadar gösterdiği nezaket ve hoşgörü nedeniyle bir kez daha teşekkür ediyorum.

******

Gelelim sosyal medya üzerinden şahsıma sallayan Haydar beye…

Sayın Yıldırım, adresim ve iletişim bilgilerim internet sitemin künyesinde mevcuttur.

Kafanıza takılan herhangi bir şey olduğunda bizzat beni arayabilir, benimle oturup konuşabilir, benimle iletişim halinde olabilirsiniz.

Facebook üzerinden yazdığınız tekerlemelerin ne kadar çirkin ve kafiyeden uzak olduğunu söylememe gerek yoktur diye düşünüyorum. 

Sizinle en yakın zamanda karşılıklı kahve içmeyi ve beni tanımanızı canı gönülden istiyorum.

Sizden haber bekliyorum…