MEHMET ÖZDEN'İN KALEMİNDEN: ABİLER SİZ NE ANLATIYORSUNUZ?

Mehmet Özden'in Köşe Yazısı İletişim: mbomedya@gmail.com

  • 21 Ekim 2022 - 03:43
  • Son Güncelleme : 04 Mart 2023 - 13:45

Şimdi ben buraya neden çıktım? Ne için çıktım? Nasıl çıktım? Bunu izaha gerek yok…

Gördünüz yürüdüm çıktım; ama çıkmamış da olabilirim.

Çıkmışsam çıkmışımdır. Çıkmamışsam çıkmamışımdır.

Görünen köy uzakta değildir. Buraya çıktık da sonradan çıkmadık mı dedik?

Bunlar bir takım uydurma laflardır. Sahi ya ben buraya neden çıktım. Kim çıkardı lan beni buraya…

******

Hatırlar mısınız bu replikleri?

1979 yapımı “Umudumuz Şaban” filminin unutulmaz replikleri…

Bugün hala televizyon karşısına geçtiğimizde yüzümüzde büyük bir gülümsemeyle izleriz.

Fakat bu meşhur repliği buraya yazmamın sebebi bu sefer farklı…

Umudumuz olan meslek büyüklerimizin, bizleri ittiği umutsuzluk konuşmasını dinlerken gözlerinde “Ben buraya neden çıktım” bakışını görsem de, bizleri itmeye çalıştıkları bu karanlığı kabul etmediğimizi sizlere anlatmak için bu yazıyı yazıyorum.

******

Mevcut toplantı hakkında bilgisi olmayan www.habercikus.com üzerinden ya da youtube: haberci kuş sayfamızdan “Dezenformasyon Yasası” hakkında bizlere bilgi veren Yenimedyader Başkanı Serkan Urgancı ve Denizli Gazeteciler Derneği Başkan Yardımcısı Mesut Güler’in haberini okuyabilirler ve 20 dakikaya kadar düşürebildiğim videoyu izleyerek ayrıntılı bilgi sahibi olabilirler. Çünkü bu yazı tamamen o konuşmalar üzerine olacaktır.

Bugün sizlere mesleğin temsili noktasında bulunan insanların Dezenformasyon çatısı altında bizlere dayatılan Sansür Yasasını ne kadar güzel şekilde izah ettiklerini anlatacağım.

Sizlere ek bilgi olarak şunu söylemek isterim ki mevcut video yaklaşık 50 dakika olmasına rağmen kıymetli meslektaşlarımızın 29. Madde harici, maddi kaygılarıyla ilgili sordukları soruları silerek sizlerin kafasını gereksiz şeylerle şişirmek istemedim. Bu nedenle video 20 dakikaya düşürülmüştür ve yaklaşık 20 kişinin katıldığı toplantıda sadece 3 gazetecinin 29. Madde hakkında soru sorduğunu da sizlere belirtmek isterim.

******

Tüm Türkiye bu Yasayı konuşurken, siyasiler direnirken, hukukçular ulusal kanallarda bas bas bağırıp tartışma programlarında mevcut Yasanın büyük bir insan hakları ihlali olduğunu dile getirirken, Yurtdışından mevcut Yasaya kaygıyla bakıyoruz sözleri gelirken ve Cumhuriyet Halk Partisi Yasa ile ilgili Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuşken, 18 Ekim Salı günü Denizli Gazeteciler Cemiyeti’nde toplantı kararı veren, mesleğin Denizli’de temsil makamlarında bulunan Mesut Güler ve Serkan Urgancı bizlere Yasa hakkında kabataslak bilgiler sundular. Mevcut Yasanın çıktığını dile getiren ve maddeler üzerine kısa bilgiler veren meslek büyükleri, mevcut Yasanın çıktığını ve bunu kabul ettiklerini kayıt altında söylemekten çekinmediler. Elbette endişeleri olduğunu söyleseler de bu Yasaya karşı hataları dile getirmek yerine kabullendikleri bir durumun izahını yaptılar. Maddeler tek tek anlatıldıktan ve soru cevap kısmına geçtikten sonra ise yaklaşık 20 dakika meslektaşlarımızın haklı maddi kaygıları dile getirildi.

Buraya kadar sizlere hiçbir sorun yokmuş gibi gelse de bizler için bir sorun söz konusu…

Gelecek ile ilgili endişelerimizin günden güne arttığı 2022 yılında, seçimlere kısa bir süre kala çıkan bu Yasa ile bilginin gerçek olup olmadığına karar verecek olan kişi ya da kişiler bizler için 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası isteyebilecekler.

Bu konuyla ilgili arkadaşlarımızın maddi kaygılarıyla ilgili soruları bölerek söz hakkı aldım ve sunumu yapan meslektaşlarıma şu şekilde bir soru yönelttim: “Neden 29. Madde ile ilgili hiçbir şey konuşmuyoruz? Mevcut yasayla birlikte erişim engeli yapılabilecek haberlerimiz olacak. Bunlara kim karar verecek kim denetleyecek? 29. Maddeden hiç kimse doğru düzgün bahsetmiyor ama 29. Madde bildiğiniz sansür yasası. 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası gelecek. Hepimizi ilgilendiren bir mevzu tabi maddi boyutları konuşulsun, bu kaygılar dile getirilsin. Ama asıl konuşulması ve tepki gösterilmesi gereken bu konu değil mi? Şu an tepki göstermezsek seçim dönemi var önümüzde bu seçim dönemine bizim bu şekilde girmemiz istenilmedi mi? Bugün buna tepki gösterilmesi gerekiyor diye düşünüyorum” dedim.

Yenimedyader Başkanı Serkan Urgancı ise soruma karşılık olarak: “Bu tepkileri gösterdik ama şimdi Cumhurbaşkanı tarafından onaylandı ve Resmi Gazete’de yayınlandı ya… Bundan sonraki süreç gösterilebilecek tek tepki CHP’nin gösterebileceği tepki. Çünkü 2. sırada Mecliste sandalye çoğunluğu bu partide var ve Anayasa Mahkemesi’ne başvuruldu. Biz ne yaparsak yapalım Anayasa Mahkemesi bunu seçimden sonraya bırakırsa ya da davayı görmezse yapabileceğimiz bir şey yok”

Bu cevaptan tatmin olmadım; çünkü sorduğum soru buna yönelik değildi. O nedenle bugün bilgilendirme yapılırken bunun yerine ‘Tepkimizi kamuoyu ile paylaşamaz mıydık?’ dedim. Ve Denizli Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı Mesut Güler’den “Ya yasa çıktı kardeşim neyin konuşmasını yapacağız. Yasa bitti… (Jest ve mimikleri video üzerinden izlemenizi tavsiye ederim)” tepkisini gördüm.

Bu konuşmanın ardından 2 arkadaşım daha 29. Madde üzerine tepkilerini gösterdiler; fakat aldığımız cevaplar genellikle ‘Artık yasa çıktı’, ‘Bizim olayımız artık bu Yasa’, ‘Biz gerekli tepkileri gösterdik’ (Ne tepkisi gösterildi hiçbir fikrim yok) gibi cümleler oldu.

Hatta konuşmalar ilerledikçe konuşmacılardan biri tarafından ‘Ne yapalım Meclisin önünde kendimizi mi yakalım’ (gülerek) denildiğine şahit oldum. Bu konuya yazımın sonunda geleceğim. Fakat sizlere 13 Ekim tarihinde bu Yasa oylanırken 29. Madde onaylanıp kabul edildiğinde, Denizli’de sosyal medyasından tek tepki gösteren gazeteciyi tanıtayım ve huzurunuzda bu yazıyla birlikte teşekkür edeyim.

Denizli Gazeteciler Cemiyeti’nin önceki dönem başkanı Dünya Gazetesi Denizli Temsilcisi Osman Nuri Boyacı o gece şu yazıyı yazarak hesabından paylaştı:

“Sansür Yasası olarak bilinen Dezenformasyon Yasası'nın en kritik maddesi olan 29. Madde TBMM'de kabul edildi. Taraflaştırılarak kamuoyunda güven ve saygınlığı yerle bir edilen gazeteciler, şimdi de hapis sopası gösterilerek susturulmak isteniyor. Maddeye EVET oyu veren tüm milletvekillerini kınıyorum. Umarım, bir gün seslerini duyurmak için gerçek gazetecilere ihtiyaç duymazlar”

Kendisine kaygılarımıza ses olduğu için teşekkür etmiştim özel olarak ama bir kez daha bu yazıyla birlikte teşekkür edeyim. Çünkü kendisini mesleğin büyüğü olarak adlandıran kimse onun yaptığını yapmadı.

******

Yazımın sonuna geldiğim bu son bölümde ise şu kısa konuşmayı hatırlatarak sizlere veda edeceğim.

Serkan Urgancı’nın dediği bir söz ile:

“Bu saatten sonra sahaya inmiyorsan gazetecilik yapmayacaksın hacı”

Keşke, basın açıklamanızda bu saatten sonra sahaya gazeteci inse de soracak sorusu kalmadığını anlatsaydınız…

Keşke, 29. Maddeye dikkat etmeliyiz demek yerine, 29. Maddeye karşı duruş sergilemeliyiz deseydiniz…

Keşke “Ne yapalım meclisin önünde kendimizi mi yakalım?” diye gülerek söyleyeceğinize en azından Delikliçınar Meydanı’nda tüm meslektaşlarımızı toplayıp kurşun kalemleri kırarak horoz heykelinin önüne atma eylemi yaptırsaydınız…

Keşke, siyasi kimliği olan insanların tarafsız olamayacağını, tarafsız olmayan insanların da gazetecilik yapamayacağını konuşsaydınız…

Keşke, yazdıklarınız için değil; yazmadıklarınız için para kazandık sözünün bu yasa ile birlikte tarihe karışacağına bizi inandırsaydınız…

Keşke, yayıncılıkların bu Yasayla daha kaliteli olacağını düşünürken, hayal dünyanızdan çıkıp yarattığınız şeytanlardan daha az okunacağınızı hatırlasaydınız…

Keşke, neden İletişim Başkanlığı’na bağlıyken nasıl bağımsız oluruz diye tartışsaydınız…

Keşke, ben buraya neden çıktım bakışları altında biz bu arkadaşlara ne anlatıyoruz diye bir durup düşünseydiniz...

Keşke, mesleğin bitmek bilmeyen sorunlarına bu Yasaya sahip çıktığınız kadar sahip çıksaydınız...

Başka yazılarda görüşmek üzere...https://www.youtube.com/watch?v=Yo_zQvfqCaI&t=620s&ab_channel=HaberciKu%C5%9F