CUMHUR İTTİFAKI GİTTİ GİDİYOR

CHP Genel Başkan Yardımcısı Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, Cumhur İttifakı tarafından TBMM’ye sunulan seçim kanunu değişikliği yasa teklifi ile ilgili Anayasa Komisyonu görüşmelerine katıldı.

  • 24 Mart 2022 - 18:15
  • Son Güncelleme : 25 Ekim 2022 - 13:16

Sabah geç saatlere dek süren Komisyon toplantısında konuşan Gülizar Biçer Karaca; “Bu değişiklikler adrese teslim değişiklikler ama hiç önemli değil. Tabii ki 2018'de yaptınız. Neden yaptınız? "İttifak olmaz." dediniz, "İYİ Partiyi seçime sokmayız." dediniz, hiçbiri tutmadı, bu da tutmayacak, hiç merak etmeyin.” Diye konuştu. İşte konuşmadan öne çıkan tespitler: 

MANİDAR ZAMANLAMA: 2018’DE CHP’NİN ÖNERDİKLERİNİ 4 YILDIR GETİRMEDİNİZ, NEDEN ŞİMDİ?

2018 yılında Seçim Kanunu'nda bir değişiklik yapıldı, o Seçim Kanunu değişikliğinde ben milletvekili değildim ve dedim ki: Bu Seçim Kanunu'nda eksik olan bir şey var da ondan mı yeniden değişiklik yapılıyor? 190 sayfayı aşkın bir tutanak var, hepsini tek tek okudum, bu kanun teklifinin gerekçesini okudum; sonra, kanun teklifinin gerekçesi ile bizim tutanaklardaki konuşmalarımızın, fikirlerimizin, önerilerimizin ne kadar örtüştüğünü gördüm. Hangi konuda? Örneğin, ittifak ve oy dağılımı konusunda. O zaman, bu sistem doğru değil, bu önerdiğiniz sistem doğru değil, bu milletvekili hesaplama yöntemini de doğru bulmuyoruz demişiz, doğrularını da anlatmışız. Şimdi bu kanun teklifinin gerekçesine baktım, gerçekten bizim o günkü konuştuklarımızı bugün kanun teklifine gerekçe yapmışsınız. Şimdi ben soruyorum: 2018 yılının üstünden dört yıl geçti, dört yıl önce doğru bulmadığınız bir sisteme, yönteme bugün "Doğru." diyerek "Yeniden eskiye dönüyoruz." diyorsunuz. Ama neden dört yıl boşa gitti? Neden tekrar bu zamanlamayı bu hâle getiriyorsunuz?

İTTİFAKIN OYU HANGİ PARTİYE SAYILACAK

Teklifle, 2839 sayılı Kanun'un 34'üncü maddesini değiştiriyorsunuz, ittifak içerisindeki siyasi partilerin aldıkları oy oranına göre milletvekili seçilip seçilmeyeceğine karar verilecek değil mi, ona göre hesaplanacak? 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun'un 100'üncü maddesinin on birinci fıkrasının ikinci cümlesini size okuyorum; geçerli oyları tarif ediyor: "Bu haller dışında, yalnız ittifak alanı içerisine "EVET" mührünün basıldığı her durumda, bu oy pusulaları da geçerli kabul edilir ve sayım döküm cetvelinde ittifakın ortak oyları sütununa rakamlar birden başlamak üzere, sırasına göre çizilmek suretiyle, ayrı ayrı işaretlenir." İttifaka verilen oy, kime, hangi partiye sayılacak? Aldıkları oya göre" diyorsunuz, ittifakın oyunun bir önemi yok ki o zaman.

NEDEN KIDEMLİ HAKİM UYGULAMASINDAN VAZGEÇİYORSUNUZ? 

İl, ilçe seçim kurullarından bahsedildi ve il, ilçe seçim kurullarında en kıdemli hâkim uygulamasından vazgeçiyoruz "Birinci sınıfa ayrılmış yani sekiz ya da on yılını doldurmuş hâkimler arasından kurayla belirleyeceğiz. "Biz hâkimlere güvenelim." O zaman soruyorum: En kıdemli hâkimlere güvenmediğiniz için mi değiştiriyorsunuz? Ne değişti? Yani "Yirmi yıllık iktidarız." diyorsunuz. Yirmi yıldır iktidardasınız, birçok seçim yaşadınız ve yaşadığınız her seçimi bu en kıdemli hâkimlerle yaptınız. Ne oldu? Sonra arkadaşımız "Hiçbir seçimde şaibe olmamıştır." dedi. Hiçbir seçimde şaibe olmadıysa neden o zaman en kıdemli hâkim uygulamasından vazgeçiyorsunuz? Yani 2019 seçimlerinde 1.500 civarında birinci sınıfa ayrılmış değil, en kıdemli hâkimler görev yaptı. AKP YSK Temsilcisi Recep Özel dedi ki: "Hâkimler görevi kabul etmek istemiyorlar.” 1.500 civarındaki il ve ilçe seçim kurulu başkanı olan hâkimden kaç tanesi "Ben görevi kabul etmiyorum." dedi. Çünkü kanunlar toplumun ihtiyaçlarından doğar ve kamu yararı gerekir. Bu bir gerekçe değildir. Bize bunu anlatın. En kıdemli hâkim uygulamasından neden vazgeçiyorsunuz? Gerekçede, bunu açıklayacak hiçbir cümle yok. Neden değiştiriyorsunuz biliyor musunuz? 2019 seçimlerinde, 2019 yerel seçimlerinde İstanbul çok içinize oturdu, çok canınızı acıttı. 

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDE YÜRÜTME CUMHURBAŞKANI AMA SEÇİMLERDE YÜRÜTME DEĞİL, ÖYLE Mİ CUMHUR İTTİFAKI? 

"Başbakan" kelimesini kaldırıyorsunuz. Bu "Başbakan" kelimesi kanunda düzenlenirken o kanunun gerekçesinde diyor ki: "Tarafsız, adil ve eşit bir seçim yapılması için."  Ve onunla da yetinmemiş 3 bakan görevinden istifa ediyor -biliyorsunuz eskiden öyleydi- yerine bağımsız bakanlar atanıyor. Gerekçe, kanunun gerekçesi aynen bu, diyor ki: "Tarafsız, eşit ve adil seçim." Şimdi, Başbakan yok değil mi? İstanbul Sözleşmesi'ni bir gecede feshettiğinizde ya da bir gecede İstanbul Sözleşmesi'nden geri adım atıp yürürlükten almaya kalktığınızda, biz itiraz ettiğimizde dedik ki: "Bunu Cumhurbaşkanı tek imzayla, bir kararla kaldıramaz." Siz dediniz ki: "Olmaz, o yürütme. Nasıl ki İstanbul Sözleşmesi'ni yürütme, Bakanlar Kurulu imzalamışsa yine, yürütme Cumhurbaşkanı olduğuna göre İstanbul Sözleşmesi'ni imzaladığı gibi imzadan geri dönebilir." Bunu demekle de kalmadınız, Danıştay’da İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı kararının iptali davasında savunma olarak yazdınız, dediniz ki "Yürütmenin başı Cumhurbaşkanıdır, yürütme organı bu kararı verebilir ve bu dava bu nedenle konusuzdur." İstanbul Sözleşmesi'nde yürütme Cumhurbaşkanı, seçim yasaklarında yürütme değil; böyle bir şey olabilir mi?

“YÜRÜTME”NİN BAŞI KİM?

Bir kişi Meclise geliyor, Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel Başkanı olarak grup toplantısı yapıp grup konuşması yapıyor. Ardından saraya gidiyor, "Ben yürütmeyim." diyor, İstanbul Sözleşmesi'nden imzayla geri çekiliyor ama seçim yasakları geldiğinde ne yürütme olduğu ne bir siyasi partinin Genel Başkanı olduğu hiç kabul edilmiyor, "O Cumhurbaşkanı." deniyor. Bu kanunun gerekçesinde, Başbakanın seçim yasaklarına dâhil edilmesinin gerekçesinde "Tarafsız, eşit ve adil seçim." diyor. O zaman Başbakan yürütme miydi, yürütmenin başı mıydı? Evet, şimdi de Cumhurbaşkanı yürütmenin başı… "Başbakan" çıkartılıyorsa, yürütmenin başıysa "Cumhurbaşkanı" yazılacak; Cumhurbaşkanı da siyaset yasağı yapacak. "'Başbakan seçime giriyor.' diye yasak geldi." diyor gerekçede, Cumhurbaşkanı da seçime giriyor. Peki, o zaman nasıl eşit olacak? Biri Cumhurbaşkanı forsuyla, Cumhurbaşkanı uçaklarıyla ve Cumhurbaşkanlığı konvoylarıyla gelecek, seçim meydanında Adalet ve Kalkınma Partisinin bayrakları altında miting yapacak, bütçe nereden gidecek? Cumhurbaşkanlığı bütçesinden. O kimin bütçesi? Milletin bütçesi. Hani eşitlik, hani tarafsızlık, hani adalet, adil seçim? Var mı? Yok.    

GEREKÇELERİNİZ GEREKÇE DEĞİL

Diyorsunuz ki: "Sandık kurulu üyeleri görev yaptıkları sandık, görev tevdi edilen -bilgisi dışında görev tevdi edilen- sandıklarda görev aldığından haberi yok, o nedenle gittiği sandıkta gerçek sandığında oy kullanamıyor." Şimdi, 2019 seçimlerinde 194.390 sandıktan kaç tanesi oy kullanamadı? Her siyasi parti sandık görevlisine sandık görev yazısını tebliğ eder yani herkes sandık görevlisi olduğunu seçimden en az iki üç gün önce bilir ve eğer sandık görevini kabul etmeyecekse gider, o sandıkta zaten oyunu kullanır. Bu da doğru bir gerekçe değil.

HESABINIZ TUTMADI, TUTMAZ

Bu değişiklikler adrese teslim değişiklikler ama hiç önemli değil. Tabii ki 2018'de yaptınız. Neden yaptınız? "İttifak olmaz." dediniz, "İYİ Partiyi seçime sokmayız." dediniz, hiçbiri tutmadı, bu da tutmayacak, hiç merak etmeyin.