MEHMET ÖZDEN'İN KALEMİNDEN - KAZANIRKEN KAYBETTİKLERİMİZ!

Mehmet Özden'in Kaleminden - Kazanırken Kaybettiklerimiz!

  • 20 Eylül 2024 - 00:51
  • Son Güncelleme : 20 Eylül 2024 - 00:53

Bugün size uzun zamandır aklımda olan bir soruyu sormak istiyorum.
Cevaplamak benim için biraz zaman aldı. Belki siz benden daha hızlı çözersiniz. O nedenle, sorumu okuduktan sonra kendinize biraz vakit ayırıp lütfen düşünün:
Kazanırken neleri kaybediyoruz?

31 Mart yerel seçimlerinin ardından 6 ayı devirmek üzereyiz. Bu 6 aylık süre içerisinde yeni seçilen başkanların hâlâ tebrikleri kabul ettiğini görmek mümkün.
Gelen-giden ve iadeyi ziyaretler gayet normal. Önemli olan, bu süreçte verilen yetkiyi layıkıyla devam ettirmek. Bugün bir isim üzerinden ilerlemek istiyorum; kendisi, her zaman olduğu gibi yine en çok konuşulan isim olmayı başardığı için:
T.C. Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu.

Takdir topladığı şeyler olduğu gibi, fazlasıyla eleştiriler de var. 31 Mart yerel seçimlerinin ardından büyükşehirde koltuğu devralan Çavuşoğlu, meclis toplantılarını başlattığı anda ilk attığı adımlardan biri, BELTAŞ işletmelerine alkol verme kararı oldu.
Bu kararı eleştirecek değilim. Fakat koltuğa oturur oturmaz kentin en büyük sorunu buymuş gibi ilk adımı buradan atması büyük tepki topladı. Mütedeyyin kent sakinleri bile bu karara karşı çıkmazken, akıllarında tek bir soru vardı: “Yeri ve zamanı mı?”

AK Parti, konunun üzerine giderek yargıya taşıdı ve yürütmeyi durdurma kararı aldı. CHP’nin yerel seçimlerde oy aldığı mütedeyyin insanlar da bu olayla birlikte yüzlerini tekrar AK Parti’ye döndüler.
Keşke bu kadarla kalsak dediğimiz yerde, kaybettiklerimiz kar topu etkisiyle büyüyerek ilerlemeye devam ediyor.

Çavuşoğlu’nun göreve gelmesiyle birlikte en çok takdir ettiğimiz yönü, DESKİ’ye yaptığı atama oldu: Prof. Dr. Ali Aydın. Sayın Aydın, Çavuşoğlu’nun liyakat anlayışının en büyük örneği olarak gösterilirken, DESKİ’nin yıllardır çözülmeyen birçok sorununun üzerine gitmişti. İddialara göre, yolsuzluklar üzerine dosya hazırlarken bir anda görevden alındı ve kentte adeta şok etkisi yarattı.
Kendisinin koltuğundan olmasının sebebi hakkında birçok iddia ortaya atılırken, sayın Çavuşoğlu o dönem çalkalanan gündeme kısa bir metinle açıklama getirerek bunun bir “bayrak yarışı” olduğunu söyledi.
Bayrağı 3 ayda elinden düşüren Ali Aydın mı, yoksa bayrağı elinden çalan mı oldu? Aydın’dan Denizli Büyükşehir Belediyesi'ne transfer olan isimler mi bu sorunların sebebi? Yoksa hazırlanmakta olan dosyalar mı?
Yapılan iki satırlık açıklama haricinde bunlara hiçbir cevap verilmedi. Prof. Dr. Ali Aydın ise sessizliğini korudu. Yani anlayacağınız, aklımızda deli sorularla kaldık bir köşede.

Hadi bu kanaldan sizi çıkarıp başka bir kanala daha davet edeyim.
31 Mart seçimlerinin en belirleyici karakterleri, özellikle Denizli’de, demokrat Kürtler oldu. Ciddi bir saha çalışması yaparak, AK Parti yönetimlerinin değişmesi için sahada gece gündüz demeden çalıştılar. Allah var, bu kadarını ben de beklemezdim.
Birçoğu ticaretle uğraşan Kürtler, gece gündüz demeden çalışarak, inanın dip dalganın vurgun yapmasına sebep oldular. Peki sonra ne mi oldu? Denizli’de yaşanan bir dolandırıcılık vurgunundan özellikle bu Kürt esnaflarımız etkilendi.
Sayın Çavuşoğlu da seçimde kendileri için oy toplayan bu arkadaşlara öyle bir sinkaflı laf etti ki işin içinden çıkmak imkânsız bir hal aldı. Şimdi hepsi kırgın, hepsi küskün.

Son iki konu başlığımız var. İlkini hemen söyleyeyim size: Yargı meselesi, adalet arayışı. Çavuşoğlu koltuğa oturur oturmaz belediyenin içinden geçildiğini dile getirmiş ve yasal süreçleri başlatacağını her platformda söylemişti.
En son, yanlış hatırlamıyorsam, CHP Denizli’nin il danışma kurulunda “önümüzdeki salı yasal süreci başlatıyorum” diyen Çavuşoğlu, süreci başlattı mı başlatmadı mı? Henüz yapılmış bir kamuoyu açıklaması yok.
Sergilediği arabaları çıktığı ihale ile geri alan Çavuşoğlu, gelen eleştirilerin ardından “3 isim var, AKP’li belediyenin araçlarını bireysel olarak kullanıyorlar” demişti. “Kendileri açıklasınlar, yoksa ben açıklayacağım” demişti. Oradan da bir ses çıkmadı.

Şimdi, bunca şeyin üzerine sorduğum ilk soruya verdiğim cevap şu oluyor:

Kazanırken nelerimizi kaybettik?

  • Liyakat inancımızı kaybettik.
    Prof. Dr. Ali Aydın’ı görevden alırken, göreve getirdiğiniz ama restoranlarda alkollü bir şekilde insanları döven müdürünüz hâlâ koltuğunda oturuyor!
  • Ahlak anlayışımızı kaybettik. Demokrat Kürtlerin kalbini kaybettik.
    Ettiğiniz sinkaflı laflar ahlak anlayışımızı değiştirirken, aynı zamanda kırdığınız birçok Kürt arkadaşımızın kalbini tekrar kazanmak mümkün mü?
  • Güvenimizi kaybettik!
    Başladıysa haberimizin olmadığı, başlamadıysa büyük bir utanç olan yasal süreç neden başlatılmadı? Kentin geneli Zeybekci ve Zolan ile tekstil fabrikasında yaptığınız özel görüşmeyi duymuş ve konuşmuşken güvenimizi de kaybettik.
  • Mütedeyyin insanların değişime olan katkısını kaybettik.
    Koltuğa oturur oturmaz aldığınız alkol kararı ve sonrasında yaşanan gelişmelerle birlikte iktidar yolunun anahtarını taşıyan mütedeyyin insanların da kalbini kırdınız ve kaybettiniz. 

Asıl değişimin önünü tıkamayın!

Tek başınıza kaybettirdiklerinizi hep birlikte tekrar kazanmaya gücümüz yetmeyebilir!