KOLLUK KUVVETİNİ KORUMAK İÇİN BİR SANSÜRDÜR!

CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca: “Genelge Anayasa’ya, uluslararası sözleşmelere aykırıdır.

  • 02 Mayıs 2021 - 15:56
  • Son Güncelleme : 25 Ekim 2022 - 13:16

İçişleri Bakanlığı’nın bu konuda bir işlem yetkisi yoktur. Kanunla düzenlenmesi gereken bir konu ‘kamusal alanda görev yapan’ kolluk kuvvetlerinin ‘özel hayatın gizliliğini’ ihlal etmesi gerekçesi ile genelge ile düzenlenemez ve yok hükmündedir. Temel hak ve hürriyetler engellenemez. Ses ve görüntü kaydı alınması engellenmesi, kişi hak ve özgürlüklerine genelgeler üzerinden doğrudan saldırıdır; gerçeğin gizlenmesi, haber alma hakkının yok sayılması, işkence ve kötü muamelede bulunan kolluk kuvvetini anayasaya aykırı şekilde korumak için bir sansür kılıfıdır.

İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 27/04/2021 tarih ve 2021/19 sayılı “Ses ve Görüntü Kaydı Alınması” başlıklı Genelge ile yurttaşlarımıza ve basın mensuplarına yönelik bir sansür mekanizması ortaya konmuştur. 1 Mayıs’ta ülkenin farklı yerlerinden hak ve özgürlüklere müdahale, gözaltılar, yurttaşlarımıza ve basın mensuplarına yönelik orantısız güç kullanımını içeren görüntüler gelmiş; genelge, 1 Mayıs’ta yaşanan polis müdahalesinin meşru sınırları aşması ve işkence ve kötü muameleye varacak müdahalelerin kaydedilmesinin engellenmesi ve “suçlu kamu görevlisini koruyan bir sansür” olarak büyük tepkiyle karşılanmıştır.

KEYFİYET, HUKUK TANIMAZLIK, OTORİTERLEŞEN REJİM

Tek kişilik Saray iktidarının ülkemizi içine sürüklediği durum ve demokratik, laik bir hukuk devletinde bu yaşananlar keyfiyetin, hukuk tanımazlığın, şahsım devletinin açık tezahürüdür; İnsan Hakları Eylem Planı’nın bir masal olduğunun kanıtıdır. Anayasal güvence altındaki hak ve hürriyetler genelgeler ile ayaklar altına alınmaktadır. Polis orantısız güç kullanacak, basın da yurttaşlar da susacak denilmektedir. Bu her şeyden önce demokrasinin tamamen ortadan kalktığının, tek kişilik şahsım anlayışının, otoriterleşen rejim hedefinin açıkça itirafıdır. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “Burada ne anayasa ne demokrasi ihlali vardır” açıklamasının doğruluk payı da gerçekliği de elbette yoktur. Genelge ile yaşam hakkı, işkence yasağı gibi temel hak ve özgürlüklerin ihlalini gizleme, orantısız güç kullanımını meşrulaştırma girişimleri kabul edilemez.

CHP HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİN TEMİNATI OLMAYA DEVAM EDECEK

Anayasamızda da yer aldığı gibi basın hürdür, sansür edilemez. Saraydaki şahsım iktidarı ve tüm beslemeleri bilmeliler ki milletimiz bunun hesabını mutlaka sandıkta soracaktır. Cumhuriyet Halk Partisi bu ülkenin en zor zamanları dahil olmak üzere hak ve özgürlüklerin teminatı olmuştur, olmaya devam edecektir. Yurttaşlarımızın anayasal haklarını güçlendirecek ve haklarını milletimize teslim edeceğiz.

GENELGE; ANAYASAYA VE ULUSLARARASI SÖZLEŞMELERE AYKIRI

• Genelgede yer alan hususlar toplumsal olaylarda görevlerini ifa etmekte olan basın mensuplarının özgürlüklerini kısıtlayacak ve hatta yerine getiremeyecekleri bir duruma sokacak niteliktedir. Bu hali itibarıyla genelge Anayasa’nın 28. maddesine aykırıdır.

• Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 26. maddesi ‘düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyeti’ başlığı ile düzenlenmiştir. Madde niteliği itibariyle ifade özgürlüğünü düzenlemektedir. Niteliği itibarıyla haber alma özgürlüğünü de bu madde kapsamına girmektedir. Genelgede kısıtlanmaya çalışılan konu da bu madde kapsamına girmekte ve genelge ile düzenlenmesi Anayasa’ya aykırılık teşkil etmektedir.

• Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 13. maddesi temel hak ve hürriyetlerin ancak Anayasa’da belirlenen maddelerdeki sebeplerle ve sadece kanunla sınırlandırılabileceğini düzenlemiştir. Ancak genelge ile Anayasal hakların sınırlandırılmaya çalışılması söz konusu maddeye de aykırılık teşkil etmektedir.

• Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS)’nin 10. maddesi ‘İfade Özgürlüğünü’ düzenlemektedir. Söz konusu maddenin birinci fıkrasında ‘ifade özgürlüğü kavramının haber ve görüş alma özgürlüğünü de kapsadığına’ yer verilmiştir. Bu niteliği itibarıyla da genelge kanunların üstünde bir norm hiyerarşisine sahip olan uluslararası sözleşmelerde de yer alan hükümlere aykırılık teşkil etmektedir.

• Rize İkizdere’de kolluk görevlilerinin halkın üzerine kayaları yuvarlaması, 1 Mayıs eylemlerinde işkence ve kötü muamelelere varacak şekilde görev yapan kolluk kuvvetleri elbette ki suç işlemektedir. Suç işlenmesi halinde her vatandaşın müdahale etme ve çekim yapma hakkı var kabul edilmektedir. Kamusal alanda görev yapan kolluk kuvvetlerinin işledikleri suçun ispatı çekim yapmakla mümkün olabilmektedir. Genelgenin amacının ‘suçlu kamu görevlisini korumak’ ve ‘işkence ve kötü muameleyi sansürlemek’ olup olmadığı soru işaretidir. Engellenen barışçıl gösterileri, barışçıl toplantı ve gösterilere kolluk güçlerinin orantısız güç kullanımını, hukuka aykırı müdahaleleri, kötü muameleye maruz kalma durumlarını, yaralanmaları, kaçırılmaları, öldürülmeleri görünür kılmayı engelleyecek ve cezasızlığa hizmet edecektir. Aynı zamanda yurttaşların ve medyanın ihlallere görünürlük kazandırma ve demokratik denetim hak ve sorumluluklarını da ortadan kaldıracaktır.

• 5187 sayılı Basın Kanunu, ‘Amaç ve Kapsam’ başlıklı ilk maddesinden de anlaşılacağı üzere basın özgürlüğünü ve bu özgürlüğün kullanımını düzenlemektedir. Anayasa’nın 28. maddesindeki düzenlemeye uygun olarak basın mensuplarının görev yapması herhangi bir şekilde engellenemez. Ancak genelgede yer alan düzenleme ise bu haliyle Basın Kanuna da tümüyle aykırılık içermektedir.