GÜZERGAH ESKİ SAZAK: 3 KİŞİLİK KÖY

Bir süredir iş yoğunluğundan yazma fırsatı bulamamıştım ve şimdi sahalara geri dönüyorum.  Bu seferki güzergahım, benim de varlığını yeni keşfedip ilk kez gittiğim bir yer olan Eski Sazak Köyü.

  • 15 Aralık 2019 - 21:53
  • Son Güncelleme : 25 Ekim 2022 - 13:16

Mekanı keşfimiz habercikus.com haber sitesinin kurucusu Mehmet Özden kardeşimle “hadi fotoğrafa gidelim” dedikten sonra ona Sarayköy'den bir gazeteci arkadaşının tavsiyesi sayesinde oldu. Yere ulaşım ise çok basit; Sarayköy'den Buldan yoluna döndüğünüzde solunuzda Sazak Köyünü göreceksiniz. Buradan direkt dağ yoluna girdiğinizde 10 km ileride Eski Sazak Köyüne ulaşacaksınız.

Açık konuşmam gerekirse her ne kadar terkedilmiş yerleşim yerlerinin fotoğraflarını çekmeyi seven biri olsam da burayı daha önce görmediğim için görsel olarak çok beklentim yoktu; ta ki o 3 km’lik bozuk yoldan arabayla çıkıp son virajı dönene kadar…

Şöyle tarif edeyim, köyü gördüğünüz anda manzara direkt sizi içine alıyor ve Denizli'den, şehirden, hayattan koparıyor. Doğuda sıkça rastlanan dik kayalar ve bu kayalıkların etrafında, dağ sırtında kurulan yaşamın aynısıyla bir anda karşı karşıya kaldım.

Bu nefes kesen görüntüyü sadece oturup biraz izlemenin keyfini yaşarken bir taraftan da saat olarak kısıtlı zamanımızın olmasının pişmanlığını yaşıyordum. Ama kaybedecek zamanımız yoktu ve hemen keşif turuna çıktık ve makinelere sarıldık. O beklentimin yüksek olmadığı yolun sonunda açıkçası çok tatmin olduğum fotoğraflara sahip oldum.

Köyden biraz bahsetmem gerekirse, köy 1982’de deprem ve heyelandan dolayı aşağı ana yol kenarına, Gülsüm Ablanın o zamanki muhtar olan dedesi önderliğinde taşınmış. Aslında köy ilk aşağı taşınırken bu aile de gitmiş fakat Mehmet Ali abi duramamış yeni yerde ve buraya geri dönmüş.

3 kişilik ailesiyle hayatlarına burada devam ediyorlar. Yılmaz Ailesinin imkanları o kadar kısıtlı ki su ihtiyaçlarını araçla 10 km aşağıdaki köye inerek tankere su doldurup evde damacanalar ile karşılıyorlar. Elektrik ihtiyaçlarını ise evin hemen kenarına kurdukları güneş paneli ile… Görünüşte zor bir yaşam ama bir taraftan da onların gözünden bakmak lazım; insan toprağını nasıl bırakıp gider ki?

Burayı sanırım çok sevmemdeki bir diğer nedense ailenin en küçük bireyi, 2.5 yaşında ufaklıkları Fatma… Emin olun sadece bu ufaklık için bile buraya tekrar gelmek isteyeceksiniz. Bunun yanında aile arada gelen fotoğrafçılara alışmış, yeni gelen birini gördüklerinde onları direkt gülümsemeyle karşılıyorlar.

Gülsüm Ablamızın tatlı sohbeti ile birlikte “buyrun geçin çay içelim” deyişiyle içlerine bir anda alıveriyor aile sizi. Güzel memleketimin, düzene ayak uydurmaktan kaçınmış, bu saf tertemiz ve içten insanlarını gerçekten çok seviyorum. Sadece bir güler yüzün ardından size güvendiklerini hissederlerse hemen sahipleniyorlar. Çünkü bunun gibi yerlerde yaşanan her şey içten…

Bu birkaç saat bulunduğum yeni keşfim olan yere daha bol zaman ayırarak tekrar gitmek için açıkçası sabırsızlanıyorum. En kısa sürede Fatma ile çektiğimiz daha güzel fotoğraflarımız olacak bundan adım gibi eminim.

Biriktirdiklerim yettiğince size Sazak Köyünü anlatmaya çalıştım. Umarım tüm seyahatleriniz zihninizde güzel kareler bırakır.

Bir sonraki güzergahta görüşmek üzere.